Manidar bir tarihte yani, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda, Adıyaman’ın Samsat Caddesi’nde birçok açıdan Adıyaman gerçeğini anlatan bir sahne ile karşılaştım. Fotoğrafta da görüldüğü üzere 70-80 yaşlarında yaşlı, zayıf, kadınlık zarafetini ve gururunu ayaklar altına alarak, yıllarca sırtında taşıdığı elbisenin solmasına aldırmadan, belki geçim derdi, belki kışa hazırlık amaçlı el arabasına doldurduğu odunları iki büklüm olduğu halde itekliyordu. Yanında 20-25 yaşlarında modern giyimli, top sakallı, sırtında gitarı, sanki İstiklal Caddesi’ne gidecekti de yanlışlıkla Samsat Caddesi’ne ışınlanmış bir eda ile istifini bozmadan, eğilmeden parmaklarının ucuyla mikrop kapma endişesiyle ve çevreden görülme korkusuyla el arabasını süren annesine veya yakınına yardım etmeye çalışıyordu.
Adıyaman’ın cadde ve sokaklarında benzeri sahnelerle karşılaşmanız çok doğal. Bir tarafta hizarlı anne diğer tarafta miniye yakın eteği, bol makyajı, keskin parfümü, marka takıntılı genç kız. Veya sakallı, şalvarlı yaşlı baba diğer tarafta yırtık kot pantolonlu, kolları dövmeli, kulağı küpeli genç oğlan…
Bu durum neyin yansıması diye düşündüğümde aslında çok basit bir açıklama ile değişen ve gelişen dünya diyebilirdik. Ancak biraz detaylandırdığımızda tarım ve hayvancılığı bitirilmiş, olmayan sanayisi çökmüş, okuma dışında bir alternatifi kalmayan, yıllarca dershanelere giden, hangi bölüm olursa olsun üniversite okuyan, on binlerce genç, memleketine dönünce sudan çıkmış balığa dönmektedir. Modern üniversite kültürü ile geleneksel kültür her alanda kuşak çatışması yaşamaktadır. Bütün bu çatışmalara bir de işsizlik eklenince gençlerin hali duman olmaktadır. Seçim arefesinde olduğumuz ve yüzü aşkın millet vekili aday adayının kaçı bu soruna bir çözüm önerdi? Koca bir hiç.
Gençliğin sorununa çözüm aramayan, derdiyle dertlenmeyen hiçbir toplumun, fikrin, düşüncenin, partinin, vakfın, derneğin geleceği olamaz. Gelecek gençlerde. Gençler ise ne yazık ki kahvede, internette… 22/05/2018