Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde demokrasinin gelişinde olduğu gibi gelişiminde de çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Yaşanan en temel sorunlardan biri de halkın tercihlerini kabullenememedir. Halk ne kadar yüksek bir oy oranı ile tercihlerini ortaya koyarsa koysun statükocu zihniyet bu gerçeği kabullenmekte zorluk çekecektir. Bu gerçeği kabul etmemekle birlikte halkın büyük bir çoğunluğunun oylarını alarak iktidar olan bu kişileri cahil, irticacı, gerici, devlet düşmanı, dış odaklı gibi yaftalamalarla kendisi dışındakileri yok sayma girişiminde bulunacaktır.
Bu girişimlerin bir kısmı Refah-Yol İktidarında olduğu gibi hükümetin düşmesine yol açarken, bir kısmı ise ne yazık ki Menderes’te olduğu gibi idama kadar varabilmektedir. Kendisi dışındaki hiçbir fikri, düşünceyi ve doğruyu kabul etmeyen bu zihniyet sadece propaganda çalışmalarına başvurmakla kalmaz aynı zamanda çeşitli suikastlarla ortamı gererek bir askeri müdahale zemini hazırlamaya çalışır. İşte son yıllarda ortaya çıkan sarıkız, ayışığı, yakamoz, eldiven, balyoz, poyrazköy, gezi olayları, 17 Aralık ve 25 Aralık gibi onlarca plan bunun tipik örneğidir. Ve kim bilir gün yüzüne çıkmayan ancak tasarlanan onlarcası…
Türkiye gibi gücünü tarihinden ve bulunduğu jeopolitik konumundan alan köklü ülkelerin yeni yönetim sistemlerine geçişi şüphesiz kolay olmayacaktı. Ama bu geçişi zorlayan suni oluşumlarda bu değişim önünde pek fazla duramayacağı kesindir. Dün dünde kalmıştır. Şimdi ise bambaşka bir zamandayız. Tıpkı yarın farklı bir zamanda olacağımız gibi…