BİR YAŞAMA BİÇİMİ OLARAK DEMOKRASİ

demokrasi

“Tanımak, kabul etmek insanlara yaptığımız sadece bir
nezaket değildir: bu yaşamsal bir insan ihtiyacıdır.”
Charles Taylor

Bir yaşama biçimi olan demokrasiye geçmeden önce demokrasi kavramının kökeni üzerinde biraz durmak istiyorum. Demokrasi: Grekçe’de halk anlamına gelen

demos ve iktidar anlamına gelen kratos kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuş bir terimdir. Böylece demokrasi kelime anlamı “halk iktidarı, halkın yönetimi veya

halkın kendi kendini yönetmesi” şeklinde özetlenebilir. (1)
Demokrasi kavramını açıkladıktan sonra demokrasinin neden yüzyılımızda bu kadar önemsendiği, adeta kutsandığı üzerinde de durmamızın yararlı olacağını

düşünüyorum. Demokrasinin bu kadar önemsenmesinin ve hatta “demokrasi getirme savaşlarının” verilme sebebi: demokrasinin sürekli kendisini yenileyerek,

geliştiren bir sistem olmasının yanında, birlikte yaşama imkânı da sağladığı ve problemleri çözmede önemli araç olmasıdır.
Konuyu daha da anlaşılır kılmak için demokrasinin temel niteliklerini şöyle açıklayabiliriz:
1- Yönetime Katılma: Demokrasinin en vazgeçilmez fonksiyonu halkın yönetime katılmasıdır Katılım kavramı, demokrasinin özünü ifade etmesi bakımından çok

önemlidir.
2- Hürriyet: İnsanların tercihlerini hür olarak kullanamadıkları bir durum, gerçekte onların hiç bir tercih yapmamaları ile eşanlamlıdır. Yani hürriyet yoksa

demokrasi yoktur. Hür olmayan katılım, demokratik değildir.
3- Çoğunluk İktidarı ve Azınlık Hakları: Demokrasi; monarşi, oligarşi ve aristokrasinin aksine çoğunluk iktidarını savunur. İster temsili, ister doğrudan yönetim

olsun, çoğunluk eğiliminin iktidar olduğu, ama azınlıkların da siyasi temsile hak sahibi bulundukları sistemdir demokrasi.
4- Çoğulculuk: Demokrasi hür bir ortamda farklı fikirlerin bir arada bulunmasını ve serbestçe kendilerini ifade etmelerini gerektirir.
5- Hukuk Devleti: Gerçek anlamda yalnız demokrasilerde idare bütün eylem ve işlemlerinde kanuna dayanmak zorundadır ve idare edilenler yanında idare edenler

de kanunlara uymaya mecburdur. Demokraside idare edenler, idare edilenlere karşı anayasa çerçevesinde sorumludur. Keyfi idare asla söz konusu olamaz. Kaynağını

kanundan almayan hiç bir yetki kullanılamaz. Hukuk devletinde idare etme yetkisi kanuna dayandığı gibi, kanunlar anayasa ve evrensel hukuk prensiplerine

aykırı olamaz ve kanuna aykırı bir muamele de yapılamaz. (2)
Yukarıda alıntılar ile detaylandırdığım niteliklerle beraber, demokrasinin başarılı olması için belirgin yöntemsel kuralların takip edilmesi ve insan haklarına saygı

duyulması gereklidir. Kendisine bu tür sınırlamalar yüklemeyen, kendi yöntemlerine ait “kanun hükümleri”ni takip etmeyen herhangi bir idare demokratik olarak

düşünülmemelidir. Bu yöntemler tek başına demokrasiyi açıklamaz, fakat onların varlığı demokrasinin devamlılığı için vazgeçilmezdir. Bunlar demokrasinin, varlığı

için gerekli fakat yeterli olmayan koşullardır. Türkiye’de demokrasinin gelişimine değinmeden önce demokratik devletlerin/rejimlerin ortak özelliklerine değinmek

istiyorum.

Demokratik devlet özellikleri:
-Demokraside herkes topluluk olarak tanımlanır ve toplulukların tümü “toplum”u oluştur.
-Demokraside insanlar aynı haklara sahip olduklarından dolayı kardeştirler.
-Demokraside dinler, her türlü devlet etkisinden bağımsızdır.
-Demokraside yöneten yerel kavramdır.
-Demokraside herkesin kendi hakikati vardır, (temelde birbirleriyle aynı değerde) kanaatler vardır.
-Demokrasi toplumsal yaşamda en önemli erdemin bireysel haklar ve özgürlükler ilkesi olduğunu vurgular.
-Özgürlükçü demokrasinin en önemli ilkesi, insanın devlet için değil, devletin insan için var olduğudur.
-Hukuk Devleti, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin güvenceye bağlandığı, yasaların demokratik anayasaya uygun olduğu ve bunun denetlendiği, herkesin aynı

kurallara tabi olduğu, yönetimin de hukuka uygun davrandığı devlettir.(3)
Bugün dünyadaki demokratik rejimler, birbirlerinden farklı tarihsel oluşumların ürünü olmalarına karşın, ortak değerlere dayanırlar. Bunların başında akılcılık ve

hoşgörü gelir. Akılcılık toplumda akla dayanan yaklaşımların doğru olduğu yönünde genel bir inancın varlığını gerektirir. Akılcılığın siyasal düzene, yaşama

yansıması laikliktir. Hoşgörü ise değişik görüşlerin toplum tarafından doğal karşılanması, dolayısıyla toplumsal ve siyasal ilişkilerde şiddetin dışlanmasıdır. Bu

hoşgörü anlayışının siyasal yaşama yansıması ise çoğulculuktur. (4)

Türkiye’de Demokrasi Gelişimi:
Türkiye’nin demokrasi serüveni ise, 19. yüzyıl Osmanlı’sında modernleşme ve anayasal hareketlerle başladığını 1808 Sened-i İttifak ile başlayan bu serüven, 1839

Tanzimat Fermanı ve 1876 Kanun-i Esasi ile devam etmiş; 1908 II. Meşrutiyetin ilanıyla da büyük bir merhale kattetmiştir.
Ancak, Osmanlı’daki reformlar temelde devleti kurtarmaya yönelik ve doğrudan devletin bekasıyla ilgili olduğu için, bütün hukukî düzenlemeler siyasal alanla

sınırlı kalmıştır. Bu da güçlü merkezi bir devletin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
İttihat ve Terakki kadrosunun özgürlük söylemleri, 1913 Bab-ı Ali Baskınıyla iktidar ihtiraslarına dönüşmüştür. Maalesef bu anlayış, İttihatçılar üzerinden

Cumhuriyet Türkiye’sine de intikal etmiştir.
Osmanlı son dönem zenginliği, yerini tek parti, tek lider, tek ideoloji, tek devlet ve tek millet anlayışına bırakmıştır. Teklik anlayışına dayalı ezici politikalara

sahne olan 1923-1950 dönemi gerçekte demokrasiye bir zemin oluşturmamış, bir yol açmamış, tersine demokrasiye giden yolu kesintiye uğratmış ve demokrasi için

gerekli olan toplumsal zenginliğe son vermiştir.
Tek Parti Döneminde halkın değerleri ile çatışan yapıya karşı, halkın taleplerini seslendiren, izzetini ve onurunu koruyan demokratik bir tepkiyi ortaya koymuştur.

İradeli duruş ve halkı şuurlandırmasına karşılık, maruz kaldığı sıkıntılardan asla yılmamıştır. Sonuçta 1946’da halkın önüne konan tercihte ciddi rol oynamıştır.

1950’den sonraki dönemde de Türkiye’de demokrasi, doğrusal bir çizgi takip etmemiş, askerî müdahalelerle sürekli kesintiye uğramıştır.
Kısacası, Türkiye gibi güçlü ordulara sahip ulus devletlerde demokrasinin gelişmesi çok zor ve sancılıdır. İslâm ülkelerinde demokrasinin gelişimini engelleyen en

önemli faktörlerden birisinin de ordu olduğunu belirtmek gerekir. (5)

Bir Yaşama Biçimi Olarak Demokrasi:
Her ne kadar Ali BULAÇ gibi sosyologlarımız demokrasinin bir yaşama biçimi değil, bir yönetim biçimi olduğu konusunda ısrarlı olsalar da (6) biz demokrasinin

bir siyasal yönetim biçimi olduğu kadar bir yaşama biçimi, bir davranış biçimi, bir ahlak anlayışı olduğuna inanıyoruz. Demokrasi kültürü bireylerin, bilinçli,

çoğulcu, katılımcı, diğerlerin hak ve özgürlüklerine saygılı, hoşgörülü ve diyaloga açık bir tutum içinde bulunmalarını sağlar. Bireylerde gelişmeyen bu tutumun

devletlerde sistem/rejim haline dönüşmesi imkânsızlaşır. Bu durumda yöneten ile yönetilen halk arasında ciddi uçurumlar oluşur. Yönetilenler halkı, halkta

yönetilenleri anlamadığı, aynı dili konuşmadığı için, birileri ülkenin teminatı olarak kendini görüp halkın tercihinin önüne set koyarak tıpkı Türkiye’de olduğu gibi

askeri müdahalelere başvurur.
Demokrasinin bir toplumda tüm temel özellikleriyle işlerlik kazanabilmesi halkın demokrasi sadece talep etmesi ile bitmez aynı zamanda bu talebinin bir sonucu

olarak demokratik kültürü yaşam her alanına yayması gerekir. Bir başka deyişle, bir toplumda demokrasinin temel kuralları yalnız siyasal yönetim kurumlarında

değil, aynı zamanda okullarda, derneklerde, aile yaşamında da işlerlik kazanabilmelidir.(7)
Genellikle toplumdaki yasal düzenlemelerin sınırlarını aşan bu alanlar, bir toplumda demokrasi değerlerinin ne oranda siyasal yönetimlerden bağımsız bir nitelik

taşıdığının, ne derecede bir yaşam biçimi olduğunun önemli göstergeleridir. Demokrasinin bu özelliklerinin geçerlik kazanabilmesi, toplumun ekonomi yapısındaki

birtakım özelliklerle de ilgilidir. Her şeyden önce toplum olarak belirli bir ekonomi gelişmesi ve gelir düzeyi sağlamış olmanın demokrasinin işleyişi üzerinde olumlu

etkide bulunduğu kabul edilmektedir.

Sonuç:
Demokrasi kültürü bireylerin, bilinçli, çoğulcu, katılımcı, diğerlerin hak ve özgürlüklerine saygılı, hoşgörülü ve diyaloga açık bir tutum içinde bulunmalarını sağlar.

Bireylerde gelişmeyen bu tutumun devletlerde sistem/rejim haline dönüşmesi imkânsızlaşır.
Demokrasi bir özgürlükler rejimi olup, özgürlükler demokrasinin vazgeçilmez öğesidir. Bu çerçevede özgürlük anlayışının demokrasideki karşılığı olanı “insanı”

gerçek değer olarak merkeze alır.
Montesquieu’nun “özgürlüğü, musluktan akan bir suya benzettiğini. Ne zaman bu musluktan akan su azalırsa ya da kesilirse o zaman o suyun gerçek değeri

anlaşılır. Ve insanlık temizlenip yenilemediği için yara almaya başlar.” (7) Bu çerçevede insanlığın yara almaması için hukukun olmadığı yerde özgürlük,

özgürlüğün olmadığı yerde demokrasi olmaz anlayışının yerleşmesi gerekir.
Dolayısıyla, çağdaş demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde ve korunmasında, çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık, muhalefetin korunması ve

hukukun üstünlüğü anlayışı çerçevesi içerisinde ölçülülük ilkesini de göz önüne alarak birey yararı ile toplum yararı arasında adil bir denge kurmalıdır.
İşte bu denge bir devlet ve toplum düzeni içerisinde demokrasi anlayışıyla yaşayan bireylere hak ve söz sahibi olduklarını hatırlatarak, bu haklarını kullanmaları ve

bilinçli bir vatandaş olma yolunda haksızlıklara karşı sözlerini söyleyebilmeleri için gerekli ortamı sağlayacak ve devlet kavramını işleten siyasal iktidara halkın

hizmetinde ve yine halkın denetiminde olduğunu unutturmayacaktır.

KAYNAKÇA:

1- AKŞİN, Sina. “Cumhuriyet ya da Demokrasi” T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları 2002 Ankara
2- http://www.geocities.com/ganigonullu/dogrudandemokrasi.html
3- http://www.ogrencifan.net/kpss-konu-anlatimlari/295-demokratik-devlet-nedir-demokratik-devletin-ozellikleri-nelerdir.html
4-http://mitoloji.info/tarih/demokratik-rejimlerin-ortak-ozellikleri-nelerdir.nedir
5- AÇIKGÖZ, Reşat. “Adalet ve Özgürlük Bağlamında Türkiye’de Demokrasi”
6- BULAÇ, Ali. İslam ve Demokrasi . İz Yayıncılık. 1995, İstanbul
7- KONGAR, Emre. “Demokrasi ve Laiklik” Remzi Kitapevi. 1997 İstanbul
8- http://www.caginpolisi.com.tr/21/45-46-47.htm Bir İnsan Hakları Çözümlemesi- II Klasik Demokrasi (yi kavramak) Mustafa ÖZKAVAK Komiser

Öğretim görevlisi